Oğlumla bir donut paylaşırken yaptığımız sohbet üzerine giriştiğim araştırmayı sizlerle paylaşmak istedim. 🙂
Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel adı olarak tanımlanan şeker kelimesi Farsçaymış.
MÖ 8,000 – Tropik ve dönencealtı iklimde yetişen şeker kamışı, Yeni Gineliler’ce ehlileştirilerek yetiştirilmiş ve bu bilgi yavaş yavaş güneydoğu Asya, güney Çin ve Hindistan’a yayılmış.
MÖ 800 – Şekerin ilk tarihi kaydı Hindistan’daki şeker kamışı tarlalarından bahseden kadim Çin yazıtlarıymış.
MÖ 500 – Hintli üreticiler soğuk şeker şurubunu, büyük yassı kâseleri kalıp olarak kullanıp şekillendirerek kolay taşınabilir hale getirmişler. İngilizce şekerleme kelimesi candy, bu ürünün adı olan khanda kelimesinden türemiş.
MÖ 300 – Büyük İskender’in Hindistan’dan dönen askerleri ‘bal tozu’ dedikleri şekeri Avrupa’ya getirmişler, ancak yaygınlaşıp kabul görmesi 1,000 yıldan fazla sürmüş.
MS 100 – Avrupa’da ithal şeker, ilk yüzyılda sadece ilaç olarak kullanılırmış.
400 – Bol miktarda şeker üretebildikleri halde Hint toplumunun çoğunluğu tatlandırıcı olarak balı tercih ederlermiş. Beşinci yüzyılda, Gupta İmparatorluğu zamanında Hintli şeker kamışı üreticileri kaynatma yöntemiyle şekeri rafine ederek kristalleştirme yöntemini bulup geliştirmişler. Şeker daha kolay taşınabilir hale getirildiğinden Hindistan’ın başlıca ticari ürünü olmuş.
5. yüzyıl – Hindistan’dan komşu ülkelere seyahat eden Budist rahipler Çin’i, Hintli denizciler de Hint Okyanus’u ötesi ülkeleri şekerle tanıştırmışlar.
600 – Çin, Hintliler’den öğrendiği tekniklerle ilk büyük şeker kamışı tarlalarını ekmiş.
9. ve 10. yüzyıl – Arap Tarım Devrimi sırasında Orta Doğu ve Asya’daki müslüman ülkeler Hindistan’ın şeker üretim yöntemini uygulayarak Avrupalılar’ın bu inanılmaz gıda maddesiyle temasını sağlamışlar. Güney Asya, Orta Doğu ve Çin’de şeker, yemek ve tatlılarda bolca kullanılır olmuş.
11. – 13. yüzyıl – Haçlı Seferleri ile İngiliz ve Fransız askerler tatlı tuz dedikleri bu yeni baharatı ülkelerine götürmüşler. Şeker ticaretiyle gelişen Venedik ve Akdeniz filoları büyük miktarda bilgi ve yeni malzemeyi Avrupa’ya taşıyarak Rönesans’ı ve akabinde Buluşların Altın Çağı’nı başlatmışlar.
1319 – Londra’da kilosu bugünün değeri ile USD 110’a satılan ve beyaz altın olarak bilinen şeker Avrupa’da sadece zenginlerce tüketilebilen lüks bir ürünmüş.
1330 – Baklava benzeri bir tatlıya ait ilk tarife bir Çin Yuan Hanedanlığı yemek kitabında rastlanmış. Bugün bildiğimiz baklava Topkapı Sarayı mutfağında geliştirilmiş.
1493 – Christopher Columbus yeni dünyaya yaptığı ikinci yolculukta şeker kamışı fidanlarını Karayip adalarına götürmüş ve bölgenin sıcak ikliminin bitkinin gelişimine uygun olması şeker kamışı endüstrisini oluşturmuş.
16. yüzyıl – Avrupalılar Orta Amerika, Karayip adaları ve Güney Amerika’da önce yerlileri daha sonra da Afrikalıları köle olarak çalıştırmış. İnsanlık dışı çalışma şartları, tıbbi bakım olmaması veya kaçma çabaları sebebiyle milyonlarca köle hayatını kaybetmiş.
1600 başı – Fransız tarım uzmanı Olivier de Serres pancardaki kristalleşebilen şekeri keşfetmiş.
1700 – Gelişmiş ülkelerde yaşayan 1 kişi yılda 1 kilo 800 gram şeker tüketiyormuş.
1747 – Ilıman iklimde yetişebilen şeker pancarı ticari şekerin yeni hammaddesi olarak tanımlanmış ve şekerin fiyatını düşürmüş.
18. yüzyıl – Çoğunlukla Kuzey ve Orta Amerika’da yayılan büyük şeker kamışı çiftliklerinde çalıştırılan Afrikalı köleler sayesinde şeker çok pahalı lüks bir üründen popüler bir gıda maddesine dönüşmüş.
1800 – Gelişmiş ülkelerde yaşayan 1 kişi yılda 8 kilo şeker tüketiyormuş.
1801 – Franz Karl Achard tarafından Almanya’da kurulan ilk Avrupa şeker pancarı fabrikası sayesinde büyük miktarda üretilen şeker daha popüler ve ulaşılabilir olmuş. Bugün dünyada üretilen şekerin beşte biri şeker pancarından elde ediliyormuş.
1843 – Günümüz Çek Cumhuriyeti’nde yer alan Dačice kasabasında bir şeker şirketinin yöneticisi olan Jakub Kryštof Rad küp şekeri icad etmiş ve 5 yıllık patent aldıktan sonra üretimine başlamış.
19. yüzyıl – Şeker artık sadece popüler değil gerekli bir hammadde olmuş. Yüzyılın ilk yarısında patlayan köle ticareti Amerikan İç Savaşı’ndan sonra azalmış.
1900 – Gelişmiş ülkelerde yaşayan 1 kişi yılda 27 kilo şeker tüketir olmuş.
1926 – Türkiye’nin ilk şeker fabrikası, 26 Kasım’da üretime başlayan Alpullu Şeker Fabrikası’dır.
1957 – Richard O. Marshall ve Earl P. Kooi tarafından geliştirilen yüksek fruktozlu mısır şurubu günümüzde birçok yiyecekte, özellikle de gazlı içeceklerde şeker yerine kullanılmaktadır.
20. yüzyıl – Şeker artık herkes tarafından düzenli kullanılan genel bir gıda maddesi olmuş.
2000ler – Gelişmiş ülkelerde yaşayan 1 kişi yılda 45 kilo şeker tüketiyormuş. Günlük 125 gram civarında olan bu miktara, bilinçli tükettiğimiz yiyecek ve içeceklerden aldıklarımızın üzerine, etiketlerde net yazılmayan ancak neredeyse tüm işlenmiş gıdalara çeşitli formlarda eklenen şeker ve yüksek fruktozlu mısır şurubunun da katkısı ile geliyoruz.
2015 – İngiliz otoriteler, kişinin günlük toplam şeker tüketiminin maksimum 25 gram (95 kcal), Amerikalı otoriteler ise 50 gram(190 kcal) olması gerektiğini öneriyorlar. Bir başka deyişle, günlük kalori harcamanızın %5i ile %10u arasında kalmalı diyorlar.
Bizim mutfakta işlenmiş gıdayı minimuma indirmeye özen göstererek günlük şeker tüketimimizi kontrol altında tutmaya çalışıyorum.
Etiketler: şeker