baharatlar

muskat

muskat

Türkçede küçük hindistan cevizi olarak da bilinen muskatın ilk Malaya yarımadasının doğusundaki Banda Adaları’nda yetiştiği düşünülmektedir. Endonezya yerlisi olan muskat tropik Asya ve Amerika’da bolca yetiştirilmektedir.

Muskat yağı ile ovmanın romatizma ağrısına iyi geldiği söylenir.

Ortaçağ mutfağının pahalı ve itibar gören bir baharatıymış. 15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar çok popülermiş. Genelde rendesi üzerinde olan ahşap veya gümüş kutularda taşınırmış.

Uzun yıllar muskat ticareti Hollandalı tacirlerin tekelindeymiş. Ancak Baharat Adaları’nın dışına kaçırılıp üretildikten sonra bu tekel bozulmuş.

Muskat tek seferde büyük miktarda tüketildiğinde hayal gördürdüğü (halusinojen) rivayet edilir. Aynı zamanda, bu kadar fazla yemenin zehirleyici etkisi vardır.

Endonezya ve bayrağında muskat resmi olan Grenada bu baharatın üretiminde başı çekerler. İlk hasatı ekildikten ancak 7-9 sene sonra yapılabilen muskat ağacının tam verimine ulaşması 20 sene sürer.

Muskat beşamel sosun elzem baharatıdır. Ispanağa çok yakışır. Eggnog adlı sıcak veya soğuk içilebilen kokteyle süs olarak serpilir. Menemen ve omlete bir tutam katarak aromasını zenginleştirebilirsin.

Muskatı bütün olarak almanı tavsiye ederim. Tazeliğini kontrol etmek için iğne batır. Bir yağ damlacığı yüzeye çıkmalı. Kullanacağın zaman tarifte belirtilen miktarda rendele. Toz muskat, aromasını ve lezzetini çok çabuk yitirir.

zencefil

zencefil

Zencefil bilinen en eski baharatlardan biridir, belki de en eskisi. Diğer akrabaları havlıcan, cedvar ve zerumbet gibi tohumlamayla değil sadece kök bölme yöntemiyle çoğalması, yabani bitki ana karakterini kaybedecek kadar uzun zamandır insan kontrolü altında yetiştiğinin bir göstergesidir. Güney Asya’da bir yerlerde tarihöncesi zamanda ehlileştirilmiştir. Bulunduğu birçok yerin doğal bitki örtüsünden farklı oluşu göçebelerin gelirken bu baharatı yanlarında taşıdıklarını gösterir. Çünkü zencefil hem baharat, hem ot, hem de ilaçtır. Güney Çin’den Filipinler’e ve Baharat Adaları’na; buradan da doğuya ve batıya doğru yayıldığı düşünülmektedir.

Erken Roma İmparatorluğu hekimlerinden başlayıp Yunan, Arap ve Acem eczacılara kadar uzanan bir yelpazede zencefilin faydaları ısıtıcı, midevi, iştah açıcı ve çeşitli zehirlere antidot olarak sıralanır. Aynı dönemde anavatanı Çin’de bugün Kantones olarak bilinen mutfağın vazgeçilmezleri arasında yer alır. Sushi ile birlikte yenme nedeni, hem ağız temizliği hem de antibakteriyel olmasıdır.

16. yüzyılda İspanyollar’ın Jamaika ile kıta Avrupa arasında zencefil ticareti yaptığı bilinmektedir. Ortaçağ Avrupası’nın en önemli baharatlarından biridir. Zencefilli çörek bu dönemdendir. Zencefil birası ve zencefilli gazoz ise İngiliz tavernacıların içeceklerine toz zencefil serptiği 19. yüzyıldan kalmadır.

Zencefil geleneksel tıptaki önemini hâlâ korumaktadır. Büyük miktarlarda sırasıyla Jamaika, Hindistan, Afrika ve Çin’den gelmektedir. Jamaika zencefili en iyi zencefil kabul edilir. Genelde sıcak iklimde yetiştiği için tozu, konservesi ve olgun köküyle tanınır. Toz zencefilin tadı taze kökten çok farklıdır ve aynı lezzeti vermez.

Zencefil kökü alırken derisinin pürüzsüz olmasına dikkat edin. Kırışık deri kuruduğuna ve kullanım zamanının geçtiğine işaret eder. Soymadan sıkıca sarıp buzdolabında 3 hafta, buzlukta 6 ay bekletebilirsiniz. İsterseniz soyup, kapalı bir kavanozda sek şarap içinde buzdolabında 3 ay saklayabilirsiniz.

1/4 kup incecik dilimlediğin zencefilin üzerine benmaride ısıttığın 1/2 kup balı döküp, 1 hafta kapağı sıkıca kapalı bir kavanozda beklet. 1 bardak kaynar suya 1-2 çorba kaşığı bu baldan ve 1-2 çorba kaşığı limon suyu ekleyip iyice karıştırarak içtiğinde soğuk algınlığına iyi geldiğini fark edeceksin. Ayrıca istersen sıcak yaz günlerinde limonatanı şeker yerine bu balla tatlandırabilirsin.

kimyon

kimyon

Milattan önce 14. yüzyıl Miken devrine ait tabletlerde ismi geçen kimyon Ortadoğu, Latin Amerika, Kuzey Afrika ve Asya yemeklerinde sıkça rastlanan bir baharattır. Eski Yunan medeniyeti ve Roma İmparatorluğu zamanında Avrupa’da kullanılmış, ancak Ortaçağ’da, İspanya ve Malta dışındaki ülkelerde yok olmuştur. Hatta Yunanlılar’ın bizim sofralarımızda olduğu gibi masada kendi özel kabında kimyon servis ettikleri söylenir. Latin Amerika ile kimyonu İspanyol sömürgecilerin tanıştırdığı düşünülmektedir.

Eski Ahit’te adına rastlanan kimyon maydanozgiller ailesinden bir bitkidir. Yeni Ahit’te çorba ve ekmek yapımında kullanılan baharat olarak anılır.

Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’nun yerli bitkisidir. Kimyon tohumu olarak bilinen çiçeğinin bir açık rengi bir de siyahı vardır. Siyah tohumlar açık rengine nazaran daha karmaşık, biberimsi lezzete sahiptir.

Chili tozu, köri ve ras-el hanout adıyla bilinen Kuzey Afrika baharat karışımlarının ana elemanlarından biri kimyondur.

Tarihte İran ana tedarikçi iken, günümüzde Hindistan, Suriye, Pakistan ve Türkiye dünyanın başlıca kimyon kaynağı olarak biliniyor.

Aromasını daha uzun süre koruduğu için tohum olarak almanızı tavsiye ederim. Kullanacağınız zaman yağsız tavada, kokusu çıkıncaya kadar ısıtıp değirmende öğütebilir veya havanda dövebilirsiniz.

Kimyon çayı yapmak için 1 kup suya 1-2 tatlı kaşığı kimyon tohumu ekle, bir taşım kaynat. Ocaktan al ve 10 dakika bekletip süz. Diüretik ve sakinleştirici olduğu söylenen bu çayı afiyetle içebilirsin.

Etiketler:
hardal tohumu

hardal tohumu

Hem eski Yunan medeniyeti kentlerinde, hem de Mısır’da yapılan kazılarda bulunan hardal tohumları 4000 yıl öncesine aittir. Milattan önce 400 yılında biber ticareti başlayıncaya kadar Akdeniz yöresinde bilinen en acı tat ve en ucuz malzeme hardal tohumuymuş. Bildiğimiz şekliyle hardal tarifine erken Roma İmparatorluğu döneminden beri rastlanır.

Tek oğlunu kaybeden bir anne çare bulması için Budha’ya gider. Budha ondan evlat, koca, anne, baba veya arkadaş kaybetmemiş bir aileden bir avuç hardal tohumu getirmesini ister. Köyünde böyle bir ev bulamayan anne, ölümün herkes için olduğunu ve yasında bencil olamayacağını anlar…

Hardal tohumu lahana ailesindendir. 3 çeşit hardal vardır. Siyah tohum elde edilen Avrupa yerlisidir ve en keskin acılığı olandır. Ancak yetişmesi zor bir bitki olduğu için yerini yavaş yavaş kahverengi hardala bırakmaktadır. Kahverengi hardal bir siyah hardal ve şalgam kırmasıdır. Daha kolay yetişir ve hasat edilir. Sert acılığı orta kıvamdadır. Birçok hazır Avrupa hardalı kah-verengi tohumdan yapılmaktadır. Beyaz/Sarı hardal bir Avrupa yerlisidir ve diğer iki kardeşine nazaran daha az keskindir. Buruna yükselen o acı, rahatsızlık veren his siyah ve kahverengiye kıyasla daha yumuşaktır. Beyaz tohum daha çok Amerikan hardalında kullanılır. İngiliz hardalı beyaz ve kahverengi hardal tohumunun karışımından üretilir.

Hardal tohumunu birkaç saat ıslatılıp öğüterek hardal yapabilirsin. Genelde sirke, şarap ve meyve suyu gibi asitli sıvılar kullanılır ki keskin acılık uzun süre kalsın. Bu keskinlik özellikle ısıyla yumuşadığı için hardalın pişirmenin sonuna doğru eklenmesi uygundur.

Hardalın tadını ferahlatmak için salatalık kullanabilirsin.

Birçok Hint tarifinde olduğu gibi hardal tohumu pişirildiği zaman keskin, sert acılık yerini lezzetli bir acılığa bırakır.

İlkokulda hepimizin deney olarak yaptığı fasulye filizi yetiştirmeyi beyaz hardal tohumuna uygulayarak 2 hafta içinde, 5 santim uzunluğa ulaşıncaya kadar, salatana katabileceğin hardal filizi yetiştirebilirsin.

Etiketler: